Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Heyeti’nin 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelmesiyle sadece Türk milletinin değil, ileride kurulacak olan Türkiye Cumhuriyeti’ne başkentlik yapacak Ankara şehrinin de kaderi değişmiştir.
Atatürk, 19 Mayıs
1919’da Samsun’da başlattığı ve milli mücadelenin yol haritasını çizen
yolculuğunu, Heyet-i Temsiliye üyeleriyle birlikte Sivas’tan Ankara’ya gelerek
27 Aralık 1919’da Dikmen sırtlarında tamamlamıştır. Ankaralılar, Mustafa Kemal
Paşa’yı Dikmen sırtlarında karşıladıklarında “Zahmet ettiniz, neden geldiniz?”
diyen Ulu Önder’e; “Uğrunda ölmeye, millet yolunda kanımızı akıtmaya geldik
Paşam!” diyerek söz vermişlerdir.
Enver Behnan
Şapolyo, o günleri şöyle anlatmaktadır: “… Halk da yaşa sesleriyle her tarafı
inletiyordu. Mustafa Kemal yaya yürüyor, otomobili de kendisini takip ediyordu.
O zaman, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin bulunduğu yerde Ankara Uleması
toplanmıştı. En başta Müftü Hoca Rifat Efendi bulunuyordu. Mustafa Kemal, ulemayı
görünce yanlarına yaklaştı. Bu zaman Hoca Rifat Efendi:
- “Hoş geldiniz,
safa geldiniz. Kademler getirdiniz. Memleketimizi aydınlattınız. Canla başla
sizinle beraberiz!..”
Mustafa Kemal Paşa:
– “Çok teşekkür
ederim!” diyerek ilerledi. Fakat Mustafa Kemal’in yolunu istasyona doğru
çevirdiler, bu defa da tekrar otomobiline binerek, istasyona doğru ilerlediler.
Atatürk’e bugüne ait intibalarını sorduğum zaman bana demişti ki:
– “Ankaralılar beni
misli görülmemiş bir heyecanla karşıladılar. Delikanlılar, milli elbiselerini
giymişlerdi. Beni Yenişehir’in bulunduğu yerden istasyona doğru götürdüler. O
zamanlar Ankara’yı işgal eden İngiliz kumandanı, istasyonda oturuyormuş. Onlara
milletin galeyanını göstermek için merasim tertibatını bu şekilde yapmışlar.”
Mustafa Kemal Paşa,
istasyondan ayrıldıktan sonra tekrar otomobiline bindi ve şehre ilerlediler. Bu
defa Ankara Palas’ın bulunduğu yolun üzerindeki kız ve erkek talebelerin yaşa
sesleriyle karşılaştı. Onları da selamlayıp Birinci Millet Meclisi olan binanın
önünden geçerken, bu binada sallanan Fransız bayrağına bakarak ilerlediler.
Millet bahçesindeki barakalarda Fransız neferleri de yüksek duvarın üstünden bu
galeyanlı manzarayı hayretle seyrediyorlardı. Kim derdi ki, Fransız bayrağının sallandığı bu binada, bir kaç ay sonra
milli bir meclis açılacak, bu meclis, yeni bir devlet kuracaktı?..”
Heyet-i Temsiliye
namına Mustafa Kemal Paşa, Ankara’ya geldikleri gün şu telgrafı yayınlar: “…Şimdilik, Heyet-i Temsiliye merkezi
Ankara’dır. Takdim-i hürmet eyleriz efendim.”
Osmanlı
Meclis-i Mebusan Açılıyor
Mustafa Kemal Paşa,
yeniden açılacak Osmanlı Meclis-i Mebusan’a üye olarak İstanbul’a gidecek olan
vekillerle Ankara’da görüşmeler gerçekleştirir. Heyet-i Temsiliye’nin başkanı
olan Atatürk, kendisinin Meclis-i Mebusan’ın başkanı seçilmesini ve Anadolu’da
süren hareketin yasal olarak tanınmasını istiyordu.
Mustafa Kemal Paşa,
önceden beri Meclis-i Mebusan’ın İstanbul’da değil, Anadolu’da toplanmasını
istemekteydi. Fiilen işgal altındaki İstanbul'da meclisin tehlikede olduğunu
savunuyordu. Atatürk’ün bu görüşüne karşın Meclis-i Mebusan 12 Ocak 1920’de
İstanbul’da toplandı.
İstanbul'da
toplanan son Meclis-i Mebusan tarafından 28 Ocak 1920'de oy birliği ile kabul
edilen ve Türk Kurtuluş Savaşı'nın siyasi manifestosu olan altı maddelik Misak-ı
Milli (Milli Yemin veya Ulusal Ant) 17 Şubat'ta kamuoyuna açıklandı.
İstanbul’un
işgali (16 Mart 1920)
Ankara’da bulunan
İngiliz askeri temsilcisi Whittall 11 Mart günü aniden trenle şehri terk eder.
15 Mart günü İngilizler, İstanbul’da 150 Türk aydınını tutuklar. 16 Mart’ta
İstanbul, İtilaf Devletleri tarafından resmen işgal edilir, Meclis basılır.
Mecliste Hüseyin Rauf (Orbay) ve Kara Vasıf Beyler gibi önde gelen
milletvekilleri, İngilizler tarafından tutuklanarak Malta’ya sürülürler.
Yakalanmayan mebuslar da Ankara’ya geçmenin yollarını aramaya başlarlar.
Mustafa Kemal, durumu bütün devletler ve Millet Meclisleri nezdinde protesto
eder. Ankara’da yeni bir meclis toplama teşebbüsüne geçilir. Aynı gün
Anadolu’da bulunan bütün İngiliz subay ve erleri Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle
tutuklanır.
17 Mart’ta
İngilizler, Eskişehir ve Afyon’dan çekilirler ve 18 Mart günü Meclis-i Mebusan
bir kapanış toplantısı yaparak, faaliyetlerine ara verir. Bu olay üzerine
Mustafa Kemal, 19 Mart 1920 günü Ankara’da toplanacak, “Fevkalade yetkisi olan
bir meclis” için seçim yapılmasını bir yazı ile illere ve komutanlıklara
bildirir.
11 Nisan 1920’de
Osmanlı Mebusan Meclisi, Sultan Vahdeddin tarafından feshedilirken aynı gün
Şeyhülislam Dürrizade Abdullah’ın “Padişah ve Halife kuvvetleri dışındaki milli
kuvvetleri kafir ilan eden ve katlinin vacip” olduğunu bildiren fetvası
Takvim-i Vekayi’de yayınlanır. İstanbul fetvasına karşı misilleme olarak Ankara
Müftüsü Mehmet Rifat Efendi tarafından yazılıp 153 müftü tarafından imzalanan
Ankara fetvası ilan edilir.
Büyük
Millet Meclisi Binası
Büyük Millet
Meclisi’nin şehir merkezinde “İttihat ve Terakki Cemiyeti Kulubü” olarak
bilinen ve inşaatı yarım kalan binada toplanmasına karar verilir. Meclisin, 23
Nisan 1920'de bu binada toplanması kararlaştırıldığında henüz bitirilmemiş olan
bina, milli bir heyecanın eseri olarak milletin katkısıyla tamamlanmıştır.
Henüz çatısına
kiremit döşenmemiş binanın, eksikliklerine rağmen bir odasında Ankara’daki
Fransız işgal müfrezesinin kumandanı oturmaktadır. Kapısının önünde de üç
renkli bayrakları asılı durmaktadır. Öncelikli olarak Fransız Subay derhal
buradan çıkarılır. Ulucanlar Mahallesi’nde yapılan bir ilkokulun kiremitleri
getirilir ve kiremitlerle binanın çatısının bir kısmı kapatılır. Fakat çatının
bir kısmı açık kalır. Bunun üzerine Ankaralılar, evlerinin çatılarındaki
kiremitleri sökerek getirirler ve çatı örtüsü tamamlanır. Binada bazı yeni
ilaveler ve tadilatlar yapılır. Milletvekillerinin oturmaları için
Darülmuallimin Mektebi’nden okul sıraları getirilerek salona yerleştirilir.
Kürsünün arkasındaki duvara ise “Hâkimiyet
Milletindir” levhası asılır. O günlerde Ankara’da elektrik olmadığı için
Ankara kahvelerinin birinden getirilen kenarları avizeli büyük bir gaz lambası
salonun ortasına asılır. Salonun ısıtılması için de bir sac sobası kurulur.
Büyük
Millet Meclisi’nin Açılışı
Mustafa Kemal
Paşa’nın daveti üzerine Ankara’ya, vilayetlerden ve livalardan seçilen mebuslar
gelmeye başlarlar. Ayrıca kapatılan Osmanlı Mebusan Meclisi’nden de mebuslar
Birinci Meclis’e katılmak üzere Ankara’ya gelirler.
Meclis’in açılacağı
binanın hazırlıkları bitirilir ve önce 21 Nisan’da açılması düşünülen Büyük
Millet Meclisi’nin açılışı daha sonra 23 Nisan Cuma gününe bırakılır. Açılış
gününü cumaya denk getirmekten maksat o günün bereketinden istifade etmek,
Kur'an'ın nurlarından ve namazdan güç kazanmaktır.
23 Nisan 1920 Cuma
günü Hacı Bayram Camii’nde kılınan Cuma namazından sonra “Sancak-ı Şerif” öne
geçirilir ve tekbirler getirilerek Meclis Binası’na doğru yürüyüş başlar.
Meclis bahçesinde üç kurban kesilir ve Büyük Millet Meclisi dualarla açılır.
Meclisin ilk açılış konuşmasını da en yaşlı üye sıfatıyla Sinop Mebusu Şerif
Bey yapar.
Bu açış
konuşmasında, millî egemenliğe dayalı yeni Türk parlamentosunun adı da "Büyük Millet Meclisi" olarak
konulmuştur. Bu ad herkesçe benimsenir. Daha sonra Atatürk'ün tüm
konuşmalarında yer aldığı şekliyle ve ilk kez 8 Şubat 1921 tarihli Bakanlar
Kurulu Kararnamesinde de yazılı olarak, Türkiye
Büyük Millet Meclisi (TBMM) adı kalıcılık kazanır.
“Hâkimiyet
Kayıtsız Şartsız Milletindir.”
Atatürk’ün
Ankara’ya geldiği 27 Aralık 1919 günü önünde Fransız bayrağının sallandığı
bina, bir kaç ay sonra millî bir meclise, Türkiye
Büyük Millet Meclisi’ne kapılarını açarken, yine aynı 27 Aralık günü
İngiliz işgali altında bulunan istasyondaki Direksiyon Binası ise Atatürk’e
kapılarını açmıştır. Söz konusu bina Atatürk’ün Ankara’da Ziraat Mektebi’nden
sonraki ikinci konut ve karargâhıdır. TBMM’nin oluşturulmasına yönelik
görüşmelerin yanı sıra Atatürk, meşhur “Hâkimiyet
kayıtsız, şartsız milletindir.” sözünü de ilk defa bu konutta telaffuz
etmiştir.
Başta Gazi Mustafa
Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, bizlere bu vatanı armağan eden
aziz şehitlerimize saygı, rahmet ve minnetle…
23 Nisan Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mızla TBMM’nin açılışının 100 yılı kutlu olsun.
Milli Mücadele ruhunu yaşatabildiğimiz nice yüzyıllara…
Kaynakça:
Abdülkerim
ERDOĞAN, “Ankara’da Milli Mücadele Yılları ve İstiklal Marşı”, Ankara
B.Belediye Başkanlığı Yayınları, 2011
Enver
Behnan ŞAPOLYO, “Atatürk ve Seymen Alayı”, Ankara Kulübü Yayınları, 1971
Naşit
Hakkı ULUĞ, “Hemşehrimiz Atatürk”, Türkiye İş Bankası Yay. 1997
0 Yorumlar